Zeliha'nın Gözleri Dizisi Zeliha'nın Gözleri Dizisi Müzikleri Zeliha'nın Gözleri Dizisi Resimleri Zeliha'nın Gözleri Dizisi Bölüm özetleri Zeliha'nın Gözleri Dizisi Bölümleri Zeliha'nın Gözleri Dizisi fragmanları Zeliha'nın Gözleri Dizisi Seyret Zeliha'nın Gözleri Dizisi Müziği Müzikleri Zeliha'nın Gözleri Dizisi İzle Zeliha'nın Gözleri Dizisi Oyuncuları
Zeliha'nın Gözleri 6.Bölüm Özeti Zeliha'nın Gözleri 6.Bölüm Özeti Zeliha'nın Gözleri 6.Bölüm Özeti Zeliha'nın Gözleri 6.Bölüm Özeti Zeliha'nın Gözleri 6.Bölüm Özeti
Zeliha’nın Gözleri bu hafta, sıradan gibi görünen bir cinayetin arkasındaki akıl almaz gerçekleri görüyor. İki genç kızın geçirdiği trafik kazasının ardındaki gerçek ne? Kadın satıcısı bir adamın öldürülmüş olmasının bu kazayla ne ilgisi olabilir? Rehan ve diğer polisler bu olayı aydınlatmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak için zorlu bir mücadeleye girişiyorlar. Diğer yanda Zeliha ve Rehan’ın arasındaki ilişkinin boyutu değişiyor mu?
Üniversite öğrencisi olan masum bir genç kız Zeliha’dan rüyalarında yardım istemektedir. Fakat kız öldürülmüştür. Üstelik ortada ne cinayet silahı vardır ne de kızın tam olarak nerede öldürüldüğü bellidir. Olay araştırıldıkça ortaya akıl almaz sırlar dökülür. Sürprizler birbirini izlerken; Zeliha’nın rüyaları ve Rehan’ın zekası birleşerek bu cinayeti çözebilecek midir?
Emel Çölgeçen’i Aliye’deki ‘Meriç’ karakteriyle tanıdık. Sizi tanıyalım biraz. Kimdir Emel Çölgeçen? Sıcak bir Temmuz ayında, sabaha karşı gözlerini açmışım. Çok keyifli, hareketli ve mutlu bir çocukluk geçirdim. Hayallerimi dans etmek süslüyordu ama gerçekte lisanslı tenis oynayıp sonra da yüzmeye geçiş yaptım. Sonra gençlik dönemine yavaş yavaş ilerlerken oyunculuğa sevdalanan ve bu sefer hayalini gerçekleştirmeye karar veren, herkes gibi biriyim.
Üniversite’de iktisat okurken eğitiminizi 2. sınıftayken bırakmışsınız. İktisatı oyunculuk için mi bıraktınız? Bu kadar sevdalısınız yani oyunculuğa, üniversite eğitimini bırakacak kadar… Evet… Zaten her zaman oyuncu olmak istemiştim. O yüzden de berbat bir öğrenciydim. Oyunculuk dışında diğer mesleklerin bana göre olmadığını kendime ispatlamak istedim herhalde. Sıkıcı bir dönemden sonra kaçarak uzaklaştım iktisattan. (Gülüyor)
Akademi İstanbul’dan mezun olduktan sonra Devlet Tiyatrosu’nun yardımcı kadrosuna girişiniz nasıl oldu? Bölüm başkanımız ve daha sonra uzun yıllar asistanlığını yaptığım ve ondan çok şey öğrendiğim hocam Işıl Kasapoğlu’nun isteğiyle onun yönettiği ‘Cyrano de Bergerac’ (Edmond Rostand) oyunuyla yardımcı oyuncu kadrosuna girdim. Sonra İhsan Oktay Anar’ın ‘Efrasiyab’ın Hikayeleri’ oyununda da devlet tiyatrolarında bir sezon daha devam ettim.
Tiyatroda ilk oynadığınız rol nedir? Sahneye ilk çıktığınızda neler hissetmiştiniz? İlk, ‘Cyrano de Bergerac’ oyunun da birkaç karakteri canlandırmıştım. Bülent Emin Yarar, Taner Birsel gibi oyuncularla çalışma fırsatını bularak. Sahne her zaman çok heyecanlı ve çok güzel asla vazgeçemem.
Tabii ki karşılaştırılması yapılamaz ama tiyatro oyunculuğu mu dizi oyunculuğu mu ağır basıyor? Tiyatro, dizi ve sinema oyunculuğu birbirinden çok farklı. Dediğiniz gibi karşılaştırmak yanlış olur ama her zaman önce tiyatro.
Peki bundan sonra dizi ya da sinema oyunculuğu paralelinde tiyatro oyunculuğu devam edecek mi? Ben Semaver Kumpanya oyuncusuyum ve tiyatro ölene dek devam edecek, ondan vazgeçemem. Tiyatrodan vazgeçmek her şeyden önce kendime yaptığım en büyük kötülük olurdu herhalde.
Aliye dizisinden önce neler yapıyordunuz? Aliye’den evvel sadece tiyatro yapıyordum. Her anlamda Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu’nda 5 yıl yönetmen asistanlığı yaptım. Akbank Çocuk Tiyatrosu’nda 4 sezon oyunculuk yaptım. Sonra Semaver Kumpanya kuruldu ve o günden beri orada tiyatroya devam ediyorum.
‘Aliye’ dizisinde tanınıp, sevilen, canlandırdığınız ‘Meriç’ karakteri ile birbirinize uyan özellikleriniz hangisi? Herhalde tek uyan özelliğimiz doğru olduğuna inandığımız yolda yürümek. Ve bir de arkadaşlığa verdiğimiz değer.
Peki ya uymayan özellikler? Diğer hiçbir özelliğimiz benzemiyor. Benim ailem bana ve birbirine de her zaman destek oldu. Ben hiç Meriç’in yaşamı gibi bir yaşam görmedim çevremde. Onunki çok zor. Çok ağır bir yük altındaydı Meriç. Hep seçim yapmak zorunda kaldı. Umarım hayatımın hiçbir döneminde böyle seçimler yapmak zorunda kalmam
Dizide otoriter bir anne ve hep zarar gören - zarar veren bir ağabey var. Gerçek hayatınızda dizideki bu hayatı yaşasanız annenize ve ağabeyinize böyle mi yani doğrucu, yanlışları onaylamayan ve hakkını arayan Meriç gibi mi davranırdınız? Bu benim için çok zor bir soru. Aileme bağlarımız çok sıkıdır, birbirimizi anlarız. Konuşarak halledebiliriz, ben onlarsız yaşayamam. Kardeşim, annem, babam ve anneannem…
‘Aliye’ dizisinde beraber rol aldığınız Sanem Çelik, Nejat İşler, Ülkü Duru, Ayla Algan, Halit Ergenç gibi oyuncularla oynamak nasıl bir duygu? Onlardan neler öğrendiniz mesela? Her yeni oyuncu bir pencere benim hayatımda. Her oyuncunun kendi yolu vardır, kendine ait özel bir yol. Kiminle çalışırsanız çalışın bu yepyeni bir serüvendir ve çok keyiflidir. Aliye’nin bütün ekibi çok keyifli bir serüvendi benim için. Herkese teşekkür borçluyum; teknik ekibe, yönetmenimize ve tüm oyuncu kadrosuna…
Aliye dizisinin bu kadar izlenmesi; gerçek hayatta da ‘Aliye’ ler olduğu için mi yoksa başka sebepleri var mı sizce? Aliye dizisinin başarısı bence her şeyden önce samimiyetinde yatıyor. Hikaye gerçekti ve tüm ekip Aliye projesine inanıyordu. Hepimiz çok iyi anlaştık, keyifle oynadık. Birbirimize destek olduk. Bence bu samimiyet ve aldığımız keyif ekrana da yansıdı. Bir de tabii herkes oyuncuydu, bunu da göz ardı edemeyiz.
Unutamadığınız, aklınıza ilk gelen, gülmekten katıldığınız bir çekim anınızı anlatmanızı rica etsem… Anlatmayı istiyorum ama anlatmak çok komik olmuyor orada olmak gerek. Şimdi anlatsam o anlara haksızlık ederim sanki…
İnsanların tepkisi nasıl? Neler söylüyorlar sizi gördüklerinde? İnsanlar bizi ailelerinden biri gibi görüyorlar. Sarılıp öpüyorlar, çok seviyorlar. Hiç tanımadığınız birinin size bakınca gözlerinin parlaması çok mutluluk verici bir his. Evet, biz her Aliye akşamı onların evine misafir oluyoruz ve onlarla sorunlarımızı paylaşıyoruz. Onlar bizleri böyle yaşıyorlar.
Dizi tatildeyken bir sinema filminde rol aldınız. Aslında 4 yıl evvel çekilmiş bir film olan Tramvay’da Athena’dan tanıdığımız Gökhan’la öpüşme sahneniz yeni yansıdı gazetelere. Sizin kurallarınız var mıdır oyunculuk adına? Öpüşmem, soyunmam, sevişmem şeklinde? Şimdi ‘Sahne’ isimli bir filmde rol aldım. Yakında haberlerini duyarsınız sanırım. Herkesin kuralları vardır kendi içinde.
“Herkesin kuralları vardır kendi içinde” derken… Bu tür kurallar ne kadar doğru sizce? İnsan kendini nasıl iyi hissederse öyle yaşamalı. Buna doğru ya da yanlış demek bana düşmez.
Dizide canlandırdığınız karakter ‘Meriç’ aşkı buldu. Peki sizin için aşk nedir? Nasıl yaşar Emel Çölgeçen aşkı? Aşk hayatın her anında var benim için. Bence aşk hayatı olduğu gibi görüp, kabul edebilmektir sadece. Bu kadar basit ve bir o kadar da zor…
Ayrılık acıları sizi çok yıpratır mı? Ayrılık acısı ya da kavuşma hazzı… Bütün bunlar hayatın tatlarıdır. Hepsini yaşarsınız sonunda. Mutluluk verici bir öğretidir ve yıpratmaz. Sadece insana kendini keşfettirir.
Neler sizi mutlu eder? Yaşamak her anlamda, işimi yapabilmek, arkadaşlarımla eğlenmek vakit geçirmek, müzik dinlemek, kitap okumak, dans etmek, dünyayı gezmek, keşfetmek, tiyatroya gitmek, nefes almak, yüzmek, evde vakit geçirmek…
Hayat felsefenizin ne olduğunu sorsam… Keyif almak… Yaptığım her işten hayatın her anından keyif almak. Keyif alarak yaşamak… En azından bunu deniyorum.
Bundan sonraki yapmak istedikleriniz arasında neler var? Mesela sinema ya da başka şeyler? Oyunculuk. Her anlamda oynamak… Yurt dışında workshoplara katılmak, Avingon Festivali’ne gitmek, bol bol yurt dışına çıkıp oyun izlemek ve motor ehliyeti almak. (Gülüyor):))
Son olarak neler söylemek istersiniz? Mesleğimi çok seviyorum ailemi de… Beni destekledikleri için çok şanslıyım ve şu zamana gelene kadar hayatımda tanıdığım herkese sonsuz teşekkürler…
Amirleri tarafından sevilen, Emniyet?in göz bebeği başarılı bir polis baş komiseridir. Asayiş Şube, Cinayet bürosunda Bölge Amiridir. Asayiş şube müdürü kendisini oğlu gibi sever ve kollar. Kendi devre arkadaşları arasında bile başka bir çeşit saygı görüyor. Yanında çalışanlara saygılı ama işten kaytarmaya asla izin vermeyen, çok disiplinli bir tavrı vardır.. Karısını kaybettikten sonra 6 yaşındaki oğlu ve babasıyla yaşamaya başlar. Oğlu ile arası çok iyidir. Arkadaş gibidirler. Oğlu ona ?baba? demez, ismiyle hitap ederek ?Rehan? der. Rehan iş nedeniyle evde çok az bulunabildiğinden dolayı zaman zaman oğlu şikayet eder. Rehan?ın takip ettiği ve sonuçlandırdığı bir dosya nedeniyle ona tuzak kurup onu öldürmek isteyenler karısını öldürürler ve Rehan hayatta kalır. Yaşamı boyunca ?keşke ben ölseydim, karım kurtulsaydı? duygusuyla yaşar. Karısını hiç unutamaz. Karısından sonra başka hiç kimseyle kalıcı bir ilişkisi olmaz. Rehan kiralık bir evde yaşar. Ev mütevazi ama modern döşenmiştir. Çok düzenli değildir.. Maddi sorunları çok fazladır. Polis maaşıyla geçinmeye çalışır. Ay sonunu zor getirir. Ancak işini sever. Katilleri yakalamayı sever? Eski bir polis komiseri olan babası haftanın 5 günü Rehan?larda kalır. Rehan, babası ve oğlu hep birlikte çok keyifli vakit geçirirler. Annesi birkaç sene önce vefat etmiştir. Annesi çalışmamış, babasına ve Rehan?a bakmıştır. Kardeşi yoktur. Babası Karakol polisliği yaparak hayatını geçirmiş ve çok sevilen babacan bir polistir. Namusumuza onurumuza bir leke düşmesin, para pul olmasa da olur anlayışıyla yaşayan kişilerdir. Rehan İstanbul?da Kartal?da doğmuştur. Babası ve annesi Çankırı?lıdır: Zaman zaman Kartal?daki mahalle arkadaşlarıyla görüşür. Arkadaşları ona Baş komiser olduktan sonra boyu ve yakışıklılığına da gönderme yaparak ?Mc.Millan? demeye başlamışlardır. Mahalle arkadaşlarının her türlü şakasını kaldırabilir ama polis arkadaşlarıyla her zaman çok mesafelidir. Rehan ?Aşk olmadan cinsellik çişin gelince işemekten farklı değildir? der. Son derece ahlaklı ve prensiplidir. Mahallenin namus bekçiliğine savunmaz ancak kendi içinde tutarlıdır.. Karısına karşı duymuş olduğu vicdan azabı ve onu kaybetmiş olmanın üzüntüsü ile diğer anneleri koruma içgüdüsü kişisel davranışlarına yön verir. Karısıyla Ege?de bir küçük pansiyon alıp, orada yaşlanmayı hayal etmiş ve bunu yapamamış olmak en büyük hayal kırıklığı olmuştur. Yaşadıklarından sonra ölümün her gün, her an yanı başımızda olduğunu düşünür; yaşam ne kadar gerçekse ölüm de öyledir Rehan için... ?Korkmanın, kaçmanın bir anlamı yok, önemli olan yaşadığın her dk.kendine saygı duymaya devam etmen.? Yalnızken hiç mutlu değildir. Karısını hatırlar ve çıldıracak gibi olur. Günlük gazeteleri okur. Bir şeyi satın almadan önce paketinde yazanları okur. Son kullanma tarihi, içindeki malzemeler.. Detaylara dikkat eder. Türkçe rock müzik dinler. Şebnem Ferah, Mor ve Ötesi gibi. Oğlunu gördüğünde, spor yapınca ve silah atışı yapınca rahatlar. Evde tamirat işleri yapabilir ama vakti olmaz. Elektronik dışında her türlü tamiratı hafif derme çatma da olsa becerir. Mektup yazar. Çok da dokunaklı yazar. Askerde karısına (o zaman nişanlısıydı) yazdığı mektuplar göz yaşartır. Internette vakit geçirir. İşle ilgili araştırmalar için sık sık girer. TV nu hemen hemen hiç seyretmez. Her zaman Tv açıktır ama sadece kendini ilgilendiren olaylara bakar. Mesleğiyle ilgili kitaplar okur. Küçük kitaplar koleksiyonu vardır. İlişkilerinde sakindir. Duygularını kontrol edebilir. Çok nadiren kontrolden çıkabilir. Kolay gerilmez. Gergin olduğu zamanlar yalnız kalmayı, İstanbul Boğazı kenarında olmayı, balık ekmek yemeyi sever. Katillere fobisi vardır. Oğluna yeterli bir baba olamama korkusu taşır. IQ ve EQ su çok yüksektir. Görsel zekası iyidir. Analitik düşünce sahibidir ve müthiş bir fotoğraf hafızası vardır. Bir şeye karşı memnuniyetini gülümseyerek gösterir. İnsanlar tarafından çok sevilir ve sayılır. Emniyetin en takdir edilen mensuplarındandır. Kendisine gıpta edilir. Kendi iradesiyle kendi kararlarını alır. Oğlunun memnun olması için her türlü fedakarlığı yapar. Karısının ölümünden sonra en sevdiği renk siyah olmuştur. Allah?a inanır ve müslümandır. Dini vecibeleri yerine getirme kapsamı cenaze namazı ve bayram namazı ile sınırlıdır. Oruç tutmaz. Mevlana okur ve çok sever. Hayattan tek beklentisi onuruyla oğlunu büyütmektir. Karısının ölümünden sonra hayattan başka bir beklentisi kalmamıştır. Öldüğünde karısının yanına gömülmek istemektedir. Ölümden korkmaz. Ölünce karısına kavuşacağı gibi bir hayali de yoktur. Sandviçle günü geçirir. Fırsat bulursa Gaziantep mutfağını sever.. Tuzluyu tatlıya tercih eder. Kahve ve Çayı şekersiz içer. Altındaki polislere şef ve öğretici görevi yüklenmiştir. Hafif iğneleyicidir. Amirleri ile rahat ve kendinden emin bir ilişki içerisindedir. Ancak savcının kişisel husumet nedeniyle işini zorlaştırması söz konusudur.
kaynak:http://www.startv.com.tr zeliha,gözleri,zeliha gözleri,zelihanın gözleri 1.bölüm , dizi hakında bilgiler dizi karekterleri dizi oyuncuları fragman videolar rehan,zelihanın gözleri 2.bölüm
Söz ve müziği Barış Manço'ya ait Dönence , Zeliha nın Gözleri yayınlandıktan sonra dizinin jenerik müziğinin Ceren Moray tarafından söylendiği sanılarak her yerde Dönence ile birlikte adı anılmakta .Atv'nin gençlik dizisi "Nefes Nefese" de rol alan Ceren Moray verdiği bir röportajda şarkıyı kendisinin değil "Saba Başoğlu" isminde bir arkadaşının söylediğini belirtiyor.
Röportajın Tamamı:
Atv'nin gençlik dizisi "Nefes Nefese" pek çok genç oyuncunun yeteneklerini sergilemeleri için olanak sağladı... İşte, bu geçlerden ikisi: Ezgi rolündeki Ceren Moray ve Işıl'ı canlandıran Ceren Olcayta....
Ceren MORAY (Ezgi) * Daha önce oyunculuk deneyimin oldu mu? Haliç Üniversitesi Konservatuarı Tiyatro Bölümü öğrencisiyim. Onun dışında daha önce 2 yıl Pera'da oyunculuk eğitimi almıştım. Aynı zamanda Devlet Tiyatrosu'nda "Kuvayi Milliye" ve "Çayhane" isimli iki oyunda oynuyorum. Daha önce de "Dayı" ve "Serseri Aşıklar" isimli dizilerde oynamıştım.
* İlk bölümde söylediğin şarkılar çok beğenildi. "Dönence"yi ve "Resimdeki Gözyaşları"nı sen mi söyledin? Albüm teklifleri bile aldım. Ben söyledim sanmışlar ama " Saba Başoğlu " isimli bir arkadaşımız söyledi. Dizide bu kadar öne çıkmamda o şarkıların rolü çok büyük...
* Dizinin asi kızısın... Zaten normalde de böyleyim. Ezgi bana çok yakın bir karakter. Lisede ben de sosyal olmayan ve arka sıralarda oturan bir kızdım. Ezgi'nin hayatla bir kavgası var. Hemen her şeyi kabullenmiyor.
* Bir de dizide aşk durumları var. Klasik bir liseli aşkı... Ama bir türlü bir şey olamıyor. Barış aşkını itiraf etse de bir şey yaşanmıyor. Ezgi böyle bir kız... Çok fazla ne hissettiğini yansıtmıyor.
* Dışarıdan gelen tepkiler nasıl? Ezgi'yi çok iyi canlandırdığımı söylüyorlar. Ancak çok hızlı konuştuğum ve bazen söylediklerimin anlaşılmadığı yönünde eleştiriler var. Bunun dışında rolümden dolayı beni gördüklerinde 'ne kadar itici kız' diye aralarında konuşuyorlar. Beni Garfield gibi her şeyden nefret eden bir tip olarak görüyorlar. Bana korkudan "Ezgi Hanım" diyorlar.
Oyuncular: Sarp Levendoğlu, Emel Çölgeçen, Yeşim Koçak, Bülent Şakrak, Levent Can, Can Kahraman, Serpil Tamur, Atilla Pekdemir, Serkan Kuru,Güzin Usta, Buket Yanmaz, Pelin Budak, Ece Aksel, Berk Yarıcı, Damla Başak, Araz Alemfamian, Ufuk Kaya, Gökay Taş, Emrah Yılmaz, Mehmet Uzundurukan, Volkan İstek Işık Şefi: Erkan Can Sanat Yönetmeni: Nevnihal Küçükgörmen, Erdem Özçelik Yardımcı Yönetmen: Ali Kıvırcık, Güneş Baysal Kurgu Yönetmeni : Orhan Atadeniz Görüntü Yönetmeni :Alper Derli Yapım Koordinatörü:Volkan Yabasun Jenerik Düzenleme: Mehmet Can Erdoğan Müzik: Tolga Çebi Rüyalarında geleceği gören, üç çocuklu bir anne olan Zeliha, cinayet masasından aykırı bir polisle işbirliği yaparak olayları çözmeye çalışır.
Sarp Levendoğlu - Rehan Emel Çölgeçen - Zeliha Bülent Şakrak - Komiser Selçuk Yeşim Koçak - İnci Levent Can Can Kahraman Serpil Tamur Atilla Pakdemir Serkan Kuru Güzin Usta - cennet anne Buket Yanmaz Pelin Budak Ece Aksel Berk Yarıcı Damla Başak - ayşe Araz Alem Famian Ufuk Kaya Gökay Taş Emrah Yılmaz Mehmet Uzundurukan Volkan İstek
Emel Çölgeçen Röportaj "Geleceği görmek hem armağan hem de ceza"
Star TV’nin yeni polisiye dizisi "Zeliha’nın Gözleri" bu akşam saat 22.00’de ilk bölümüyle ekranlarınızda olacak.
Dizide, rüyalarında geleceği gören bir anne olarak karşımıza çıkacak olan başrol oyuncusu Emel Çölgeçen, medyumluğu ’hem armağan hem de ceza’ sözleriyle özetliyor.
Öncelikle yeni diziniz hayırlı olsun. Canlandırdığınız Zeliha karakterinden bahsederek başlayalım...
- Teşekkür ederim. Ben dizide Zeliha isimli iki çocuk annesi bir kadını canlandırıyorum. Zeliha, anne ve babasını altı yaşındayken bir trafik kazasında kaybetmiş ve halası tarafından büyütülmüş. Evlenmeden önce üniversitede okuyormuş ama kocasıyla tanışınca okulu bırakmış. Yıllar içinde iki çocuğu olmuş. Sonra kocası çalışmak için Kazakistan’a gitmiş, bir daha da dönmemiş. Halası da ölünce iki çocuğuyla hayatta yapayalnız kalmış. Zeliha’nın en önemli özelliği medyum olması. Rüyalarında geleceği görüyor.
Bu projeye sizi çeken şey neydi?
- Senaryoyu ilk okuduğumda yüreğim sıkıştı! Bir solukta bitirdim ve o an "Ben bu projede yer almak istiyorum" dedim. Birinci bölüm bir sinema filmi havasında. Tabi her şey sadece senaryoyla bitmiyor, bir projeye evet demek için kadro da çok önemli. Bizim kadromuz da mükemmel. Diziyi sesli çekiyoruz ama oyuncuların hepsi çok iyi olduğu için hiç problem yaşamıyoruz.
Bir medyumu oynamak sizi zorluyor mu?
- Zeliha’ya hayat vermek benim için çok zor ama bir o kadar da keyifli oldu. Bir oyuncu ya da bir insan olarak medyumu anlamak hiç kolay değilmiş. Çok araştırma yaptım ve anladım ki bu özellik hem bir armağan hem de bir tür ceza. Zaten Zeliha da rüyalarıyla başa çıkamayan bir karakter. İlk olarak annesi ve babasının öleceğini görüp buna engel olamamış. Yani daha altı yaşındayken büyük bir travma yaşamış. Hayatı çok zor. Rüyalar her zaman olacak kötü şeyleri haber veriyor ama engel olmanın yolunu göstermiyor.
Gerçek hayatta da Zeliha gibi olacakları önceden görmeyi ister miydiniz?
- Zor bir soru... Geleceği görebilmek insanoğluna her zaman çekici gelmiştir. Falcılara gideriz, tarot kartlarına bakarız, günlük burçlarımızı okuruz... Bu taraftan bakınca gerçekten müthiş bir şey gibi görünebilir ama araştırdığım kadarıyla medyumlar kendileri için hiçbir şey yapamıyorlar. Mesela piyango oynayamazlar çünkü o tip şeyleri göremezler. Sadece çevrelerindeki insanlara yardımcı olabilirler. Zeliha’nın rüyaları normal bir insan psikolojisinin kaldırabileceği türden değil. Acı ve ölüm var rüyalarında, bu çok yorucu ve ağır bir yük. Ben Emel olarak böyle rüyalar görmek istemem açıkçası. Ayrıca hayat acı tatlı sürprizlerle dolu. Bunların sürpriz kalması her zaman daha eğlenceli.
Peki sadece bir kez geleceği görecek olsaydınız en çok neyi görmek isterdiniz?
- Şu an en çok dizinin ilk bölümünü merak ediyorum. İlk bölümü izleyeceğimiz anı iple çekiyorum.
En son olarak neler söylemek isterdiniz?
- Türkiye’de ilk kez bu tür bir polisiye yapılıyor ve biz çok çabalıyoruz. Zor bir işe soyunduk ve keyifle çalıştık. Belki de bir öncü olur Zeliha’nın Gözleri ve severek izlediğimiz yabancı diziler gibi zor ama keyifli projeler yapılmaya başlanır.
Rüyalarında geleceği gören, üç çocuklu bir anne olan Zeliha, cinayet masasından aykırı bir polisle işbirliği yaparak olayları çözmeye çalışır. Zeliha ? EMEL ÇÖLGEÇEN Zeliha geleceği, olacakları ve olanları rüyasında görebilme özelliğine sahip 31 yaşında bir kadındır. Bu özellik Kumru ninesinde de varmış ve ninesi Zeliha zaman zaman Zeliha?nın rüyasına girip ona yol göstermektedir. Daha çocukken anne babasının trafik kazası geçireceğini rüyasında gören ama gitmelerine ve ölmelerine engel olamayan Zeliha, hayatı boyunca kabuslar görüp olacakları engelleyememenin ağırlığıyla yaşamıştır. İki çocuğuyla beraber yaşar. Büyük çocuğu, erkek (Mehmet) 11 yaşında, Küçük çocuğu, kız (Ayşe) 8 yaşındadır. Ayşe ile arası çok iyidir. Mehmet sürekli annesine isyan etmektedir. Babasının kaçmasının sorumluluğunu her zaman annesine yükler. Ergenlik çağında olması durumu daha da zorlaştırmaktadır. Zeliha oğlunu da çok sevmesine rağmen onunla anlaşmakta çok zorlanmaktadır. Kocası Türkmenistan?a çalışmaya gitmiş ve orada kalmış. Kendisinden 2 senedir hiçbir haber alamamıştır. Bir süre sonra orada başka bir kadınla hayat kurduğu dedikoduları gelir. Kocası ona hiç bir zaman maddi destek olmamış ve Zeliha?yı yalnız bırakmıştır. Zeliha bunlara inanmak istemez. Kocasının kaçmasının sorumluluğunu kendinde arar ve bir gün döneceğine inanır. Başka kimseyle ilişkisi olmamıştır. Meslek okulunda okurken staja gittiği şirkette kocasıyla tanışmış ve okul biter bitmez evlenmişlerdir. Yakın bir akrabası yoktur. Annesi babası Zeliha küçükken trafik kazasında ölmüşlerdir. Yani hayatta yapayalnızdır. Tek varlığı ise çocuklarıdır.. Anne babasından kalan parayla satın aldığı mütevazi evde yaşar. Ev her zaman düzenli ve temizdir. Bütün eşyalar mütevazidir. Bahçesi güzel ve bakımlıdır. Meyve ağaçları vardır. Bahçedeki meyvelerden reçeller yapar. Maddi sorunları çok fazladır. Geçinmek için evlere veya bazı pastanelere sipariş üzerine pasta, kurabiye gibi şeyler yapıp satar. Tek başına iki tane çocuğun sorumluluğunu aldığından dolayı onlardan hiçbir şey esirgemek istemez. Kocası da gittikten sonra hayatı sadece çocukları olmuş onların mutluluğu Zeliha?nın mutluluğu haline gelmiştir. Annesi ve babası Zeliha küçükken trafik kazasında vefat etmiştir. Hayatındaki en derin travma bu kazadır. Olacakları önceden bilmesine rağmen buna engel olamamış ve bunun suçluluk duygusu ile büyümüştür. Onu büyüten halası da Zeliha Meslek okulundayken ölür. Belki de bu nedenle kendini yalnız ve korunmasız hissettiğinden erkenden evlenmiştir. Kardeşi yoktur. Babası Mühendis, annesi lisede coğrafya öğretmeniydi. Zeliha da babasına olan hayranlığından dolayı her zaman mühendislere ilgi duyar. Anne ve babası birbirlerini ve kızlarını çok seven bir çiftlerdi. Eğlenmeyi, seyahat etmeyi çok seven, arkadaş canlısı, şakacı, neşeli insanlardı. Hayat kısa, derde tasaya ne gerek var, neşeli olmak lazım anlayışındalardı. Babası Zonguldaklı, annesi Manisalı?ydı. İstanbul?da okurken tanışırlar ve aşık olup evlenmeye karar verirler. İstanbul?da çalışmaya başlarlar ve yerleşirler. Zeliha da İstanbul?da doğar. Son derece ahlaklı birisidir. Kişisel davranışları ve seçimlerine çocukları yön verir. Annelik ve koruma iç güdüsü ile yaşar. Çocuklarının mutluluğu, kötü yola sapmamaları, iyi bir eğitim almaları her şeyden önemlidir. Çocukları için yaşar. Onlara bir şey olsa yaşayamaz. Kocasının onları yüzüstü bırakıp gitmesi ile yaşamındaki en büyük hayal kırıklığını yaşar. Yalnızken mutludur ama çocuklarını merak eder. Pasta börek türü yemek kitaplarını okur ve her zaman başucunda bir romanı vardır, babası çok okuduğu için o da çocuklarına bu alışkanlığı aşılamak ister. Pasta yaparken rahatlar. Aldığı şeylerin son kullanma tarihine ve fiyatına bakar. Türkçe pop müzik dinler. Candan Erçetin, Işın Karaca, Sezen Aksu gibi. Dikiş, örgü, yemek, her türlü işte çok becerikli. Mektup yazar. Internetle ilgilenmez. TV seyreder. Hemen hemen bütün gün seyreder. Çekici biri ama öyle görünmemek için elinden geleni yapar. İlişkileri ölçülüdür. Bağlandı mı tam bağlanır. İlişkide çok fedakardır. Duygularını bastırır ama duyguları ona doğrudan olmasa da çok etki yapar.. Gerginliğini ağlayarak dışa vurur. Kabuslarından korkar.. En büyük fobisi olacakları bilmesine rağmen engel olamamaktır. İçe dönük bir yapısı vardır. IQ yüksek, EQ normal Geleceği, olacakları ve olanları rüyasında görür. Gülümseyerek ve teşekkür ederek memnuniyetini gösterir. İnsanlara güveni zayıfladığından iyilik karşısında kuşku duyar. O nedenle teşekkürleri bile çekingendir. İnsanlar tarafından çok sevilir. Çevresi tarafından çok saygı duyulur. Rüyalarından nefret etmektedir. Başkalarının çektiği acıları görmek ve bunların gerçek olduğunu bildiği halde bir şey yapamamak onu fazlasıyla üzer. Tamamen çocukları için yaşar ve onların mutlu olmaları kaygısı kararlarını yönlendirir.. En sevdiği renk yeşildir. Astrolojiye inanır. Balık Burcu. Kocasının dönmesini ve çocuklarını babalı büyütmeyi bekler. Çocuklarının yetişkin, eğitimli, onurlu, kendi başlarına hayatla mücadele edebilen mutlu insanlar olduğunu görmekten başka hayatta hiçbir dileği yoktur. Öldüğünde Kumru ninesinin yanına gömülmek ister. Yaptığı yemeklerin tadına bakarken doyar, çocuklarını yedirirken kendi yemez.
kaynak:http://www.startv.com.tr zeliha,gözleri,zeliha gözleri, 1.bölüm dizi hakında bilgiler dizi karekterleri dizi oyuncuları fragman videolar
Dizi Çalışmaları : Gülşen Abi, Aliye ,Zeliha'nın Gözleri
Sinema Filmleri : Şizofreni ve Paranoya (kısa metraj), Truths and Lies -İstanbul Newyork (kısa metraj), Tramvay (uzun metraj)
Tiyatro Çalışmaları :Şeytanlar, Cyrano de Bergerac, Alberad ve Heloise, Alacaklılar, Molly Sweeny, Sevilmek, Tek Kişilik şehir, Bir Varmış Hiç Yokmuş, Cimri, Onikinci Gece, Mem ile Zin
Sunuculuk :Rock Cafe, Yıldızlar Altında
Ne Dedi ?
Emel Çölgeçen: "Tiyatrodan vazgeçmem!"
Onu ‘Aliye’ dizisindeki ‘Meriç’ karakteriyle tanıyıp, sevdik. Dizide anne ve abisinin baskısına rağmen başını eğmedi. Hep seçim yapmak zorunda kaldı. Buna rağmen hep doğru bildiğini yaptı. Canlandırdığı karakterde; doğru olduğuna inandığı yolda yürüdü ve arkadaşlığa değer verdi, gerçek hayatında da olduğu gibi.
Dizide tanıdığımız Emel Çölgeçen, aslında bir tiyatro oyuncusu. Üniversitede İktisat eğitimini yarım bırakacak kadar oyunculuğa sevdalı. Dizi öncesinde bir tiyatro geçmişi var ve tiyatroya devam ediyor ve hep devam edecek… Emel Çölgeçen’le dizi, tiyatro, hayatı ve yapmak istedikleri ile ilgili keyifli bir röportaj yaptık. Röportaj bizden, okuması sizden!
Sıcak bir Temmuz ayında, sabaha karşı gözlerini açmışım. Çok keyifli, hareketli ve mutlu bir çocukluk geçirdim. Hayallerimi dans etmek süslüyordu ama gerçekte lisanslı tenis oynayıp sonra da yüzmeye geçiş yaptım. Sonra gençlik dönemine yavaş yavaş ilerlerken oyunculuğa sevdalanan ve bu sefer hayalini gerçekleştirmeye karar veren, herkes gibi biriyim.
Üniversite’de iktisat okurken eğitiminizi 2. sınıftayken bırakmışsınız. İktisatı oyunculuk için mi bıraktınız? Bu kadar sevdalısınız yani oyunculuğa, üniversite eğitimini bırakacak kadar…
Evet… Zaten her zaman oyuncu olmak istemiştim. O yüzden de berbat bir öğrenciydim. Oyunculuk dışında diğer mesleklerin bana göre olmadığını kendime ispatlamak istedim herhalde. Sıkıcı bir dönemden sonra kaçarak uzaklaştım iktisattan. (Gülüyor)
Star Tv'de geçtiğimiz günlerde senaryosuyla ilgi çeken yeni bir dizi ekrana gelmeye başladı. İlginç çekim sahneleri, daha önce televiyonlarda işlenmemiş konusuyla dikkatleri toplayan Zeliha'nın Gözleri, Aliye dizisinin Meriç'i Emel Çölgeçen ve Emret Komutan'ın 'Levent Üsteğmen'i Sarp Levendoğlu'nun başrollerinde yayınlanmaya devam ediyor. Medyum bir kadının, gördüğü rüyalar neticesinde bir komisere yardım edişini anlatan dizinin danışmanlığını eski İstanbul Valisi ve Emniyet Genel Müdürü Şevket Ayaz üstleniyor. Sarp Levendoğlu dizide başarılı bir komiser olarak çıkıyor izleyici karşısına. Levendoğlu rolünü “Eşini bir cinayete kurban veren Rehan komiser, katilleri biraz kişisel algılıyor. Zeliha'nın gördüğü rüyaların gerçek olduğuna kanaat getiriyor. Bir süre sonra işbirliği yaparak olayları çözmeye başlıyorlar” şeklinde özetliyor. Dizinin ilerleyen bölümlerinde neler olacağını sorduğumuzda ise Çölgeçen yeni bölümleri “Zeliha'nın gördüğü her rüya bir bölümün konusu olacak. Zeliha bazen rüyaları sayesinde kötü olayların olmasını da engelleyecek. Her bölümde farklı bir olay, cinayet var. Zeliha ise gördüğü rüyalar ile Rehan'a ipuçları verecek” şeklinde anlatıyor.
MEDYUM İNTERNETTEN
Dizide Zeliha karakterini canlandıran Emel Çölgeçen bu rolü oyunculuk kariyeri açısından önemli bir yerde görüyor. Dizide bir medyumu canlandıran Emel Çölgeçen rolüne hazırlık dönemini bol bol araştırma yaparak geçirmiş. İnternet üzerinden gerçek bir medyuma ulaşan oyuncu, medyumun hayatını ve onunla yapılan röportajları okumuş. Rol için teklif geldiğinde tereddütsüz kabul ettiğini anlatan Çölgeçen, Zeliha gibi geleceği görmek isteyip istemediğini sorduğumuzda, “Asla Zeliha gibi olmak istemem. Hayatı sürprizlerle yaşamak gerek” diyor. Dizinin senaryosunu çok beğendiğini söyleyen oyuncu, aslında senaryonun daha sert olduğunu, fakat sinema değil de dizi olduğu için senaryoda hafif yumuşatmalara gidildiğini belirtiyor.
Şah Mat'la vefa borcumu ödedim
Geçtiğimiz sezonda isimlerinden sıkça söz ettiren ikili dizilerin yayınlanıp, finali yapıldıktan sonra sinema filmi olmasına karşı çıkıyor. Sarp Levendoğlu “Dizilerin daha sonra sinema filminin de yapılması ticari bir kaygı. Ben bunu sevmiyorum. Emret Komtanım Şah Mat'ta rol aldım ama vefa borcum vardı. Bizi bağlayan bir takım anlaşmalar yüzünden ben o sinema filminde rol almalıydım” diyor. Çölgeçen, “Ben de bu işe pek sıcak bakmıyorum. doğru değil. Aliye'nin filmi çekilseydi izleyenler Meriç'i göremeyecekti” şeklinde konuşuyor.
