22 Ağustos 2007 Çarşamba

Emel Çölgeçen Roportaj


Emel Çölgeçen’i Aliye’deki ‘Meriç’ karakteriyle tanıdık. Sizi tanıyalım biraz. Kimdir Emel Çölgeçen?
Sıcak bir Temmuz ayında, sabaha karşı gözlerini açmışım. Çok keyifli, hareketli ve mutlu bir çocukluk geçirdim. Hayallerimi dans etmek süslüyordu ama gerçekte lisanslı tenis oynayıp sonra da yüzmeye geçiş yaptım. Sonra gençlik dönemine yavaş yavaş ilerlerken oyunculuğa sevdalanan ve bu sefer hayalini gerçekleştirmeye karar veren, herkes gibi biriyim.

Üniversite’de iktisat okurken eğitiminizi 2. sınıftayken bırakmışsınız. İktisatı oyunculuk için mi bıraktınız?
Bu kadar sevdalısınız yani oyunculuğa, üniversite eğitimini bırakacak kadar…
Evet… Zaten her zaman oyuncu olmak istemiştim. O yüzden de berbat bir öğrenciydim. Oyunculuk dışında diğer mesleklerin bana göre olmadığını kendime ispatlamak istedim herhalde. Sıkıcı bir dönemden sonra kaçarak uzaklaştım iktisattan. (Gülüyor)

Akademi İstanbul’dan mezun olduktan sonra Devlet Tiyatrosu’nun yardımcı kadrosuna girişiniz nasıl oldu?
Bölüm başkanımız ve daha sonra uzun yıllar asistanlığını yaptığım ve ondan çok şey öğrendiğim hocam Işıl Kasapoğlu’nun isteğiyle onun yönettiği ‘Cyrano de Bergerac’ (Edmond Rostand) oyunuyla yardımcı oyuncu kadrosuna girdim. Sonra İhsan Oktay Anar’ın ‘Efrasiyab’ın Hikayeleri’ oyununda da devlet tiyatrolarında bir sezon daha devam ettim.

Tiyatroda ilk oynadığınız rol nedir? Sahneye ilk çıktığınızda neler hissetmiştiniz?
İlk, ‘Cyrano de Bergerac’ oyunun da birkaç karakteri canlandırmıştım. Bülent Emin Yarar, Taner Birsel gibi oyuncularla çalışma fırsatını bularak. Sahne her zaman çok heyecanlı ve çok güzel asla vazgeçemem.

Tabii ki karşılaştırılması yapılamaz ama tiyatro oyunculuğu mu dizi oyunculuğu mu ağır basıyor?
Tiyatro, dizi ve sinema oyunculuğu birbirinden çok farklı. Dediğiniz gibi karşılaştırmak yanlış olur ama her zaman önce tiyatro.

Peki bundan sonra dizi ya da sinema oyunculuğu paralelinde tiyatro oyunculuğu devam edecek mi?
Ben Semaver Kumpanya oyuncusuyum ve tiyatro ölene dek devam edecek, ondan vazgeçemem. Tiyatrodan vazgeçmek her şeyden önce kendime yaptığım en büyük kötülük olurdu herhalde.

Aliye dizisinden önce neler yapıyordunuz?
Aliye’den evvel sadece tiyatro yapıyordum. Her anlamda Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu’nda 5 yıl yönetmen asistanlığı yaptım. Akbank Çocuk Tiyatrosu’nda 4 sezon oyunculuk yaptım. Sonra Semaver Kumpanya kuruldu ve o günden beri orada tiyatroya devam ediyorum.

‘Aliye’ dizisinde tanınıp, sevilen, canlandırdığınız ‘Meriç’ karakteri ile birbirinize uyan özellikleriniz hangisi?
Herhalde tek uyan özelliğimiz doğru olduğuna inandığımız yolda yürümek. Ve bir de arkadaşlığa verdiğimiz değer.

Peki ya uymayan özellikler?
Diğer hiçbir özelliğimiz benzemiyor. Benim ailem bana ve birbirine de her zaman destek oldu. Ben hiç Meriç’in yaşamı gibi bir yaşam görmedim çevremde. Onunki çok zor. Çok ağır bir yük altındaydı Meriç. Hep seçim yapmak zorunda kaldı. Umarım hayatımın hiçbir döneminde böyle seçimler yapmak zorunda kalmam

Dizide otoriter bir anne ve hep zarar gören - zarar veren bir ağabey var. Gerçek hayatınızda dizideki bu hayatı yaşasanız annenize ve ağabeyinize böyle mi yani doğrucu, yanlışları onaylamayan ve hakkını arayan Meriç gibi mi davranırdınız?
Bu benim için çok zor bir soru. Aileme bağlarımız çok sıkıdır, birbirimizi anlarız. Konuşarak halledebiliriz, ben onlarsız yaşayamam. Kardeşim, annem, babam ve anneannem…

‘Aliye’ dizisinde beraber rol aldığınız Sanem Çelik, Nejat İşler, Ülkü Duru, Ayla Algan, Halit Ergenç gibi oyuncularla oynamak nasıl bir duygu? Onlardan neler öğrendiniz mesela?
Her yeni oyuncu bir pencere benim hayatımda. Her oyuncunun kendi yolu vardır, kendine ait özel bir yol. Kiminle çalışırsanız çalışın bu yepyeni bir serüvendir ve çok keyiflidir. Aliye’nin bütün ekibi çok keyifli bir serüvendi benim için. Herkese teşekkür borçluyum; teknik ekibe, yönetmenimize ve tüm oyuncu kadrosuna…

Aliye dizisinin bu kadar izlenmesi; gerçek hayatta da ‘Aliye’ ler olduğu için mi yoksa başka sebepleri var mı sizce?
Aliye dizisinin başarısı bence her şeyden önce samimiyetinde yatıyor. Hikaye gerçekti ve tüm ekip Aliye projesine inanıyordu. Hepimiz çok iyi anlaştık, keyifle oynadık. Birbirimize destek olduk. Bence bu samimiyet ve aldığımız keyif ekrana da yansıdı. Bir de tabii herkes oyuncuydu, bunu da göz ardı edemeyiz.

Unutamadığınız, aklınıza ilk gelen, gülmekten katıldığınız bir çekim anınızı anlatmanızı rica etsem
Anlatmayı istiyorum ama anlatmak çok komik olmuyor orada olmak gerek. Şimdi anlatsam o anlara haksızlık ederim sanki…

İnsanların tepkisi nasıl? Neler söylüyorlar sizi gördüklerinde?
İnsanlar bizi ailelerinden biri gibi görüyorlar. Sarılıp öpüyorlar, çok seviyorlar. Hiç tanımadığınız birinin size bakınca gözlerinin parlaması çok mutluluk verici bir his. Evet, biz her Aliye akşamı onların evine misafir oluyoruz ve onlarla sorunlarımızı paylaşıyoruz. Onlar bizleri böyle yaşıyorlar.

Dizi tatildeyken bir sinema filminde rol aldınız. Aslında 4 yıl evvel çekilmiş bir film olan Tramvay’da Athena’dan tanıdığımız Gökhan’la öpüşme sahneniz yeni yansıdı gazetelere. Sizin kurallarınız var mıdır oyunculuk adına? Öpüşmem, soyunmam, sevişmem şeklinde?
Şimdi ‘Sahne’ isimli bir filmde rol aldım. Yakında haberlerini duyarsınız sanırım. Herkesin kuralları vardır kendi içinde.

“Herkesin kuralları vardır kendi içinde” derken… Bu tür kurallar ne kadar doğru sizce?
İnsan kendini nasıl iyi hissederse öyle yaşamalı. Buna doğru ya da yanlış demek bana düşmez.

Dizide canlandırdığınız karakter ‘Meriç’ aşkı buldu. Peki sizin için aşk nedir? Nasıl yaşar Emel Çölgeçen aşkı?
Aşk hayatın her anında var benim için. Bence aşk hayatı olduğu gibi görüp, kabul edebilmektir sadece. Bu kadar basit ve bir o kadar da zor…

Ayrılık acıları sizi çok yıpratır mı?
Ayrılık acısı ya da kavuşma hazzı… Bütün bunlar hayatın tatlarıdır. Hepsini yaşarsınız sonunda. Mutluluk verici bir öğretidir ve yıpratmaz. Sadece insana kendini keşfettirir.

Neler sizi mutlu eder?
Yaşamak her anlamda, işimi yapabilmek, arkadaşlarımla eğlenmek vakit geçirmek, müzik dinlemek, kitap okumak, dans etmek, dünyayı gezmek, keşfetmek, tiyatroya gitmek, nefes almak, yüzmek, evde vakit geçirmek…

Hayat felsefenizin ne olduğunu sorsam…
Keyif almak… Yaptığım her işten hayatın her anından keyif almak. Keyif alarak yaşamak… En azından bunu deniyorum.

Bundan sonraki yapmak istedikleriniz arasında neler var? Mesela sinema ya da başka şeyler?
Oyunculuk. Her anlamda oynamak… Yurt dışında workshoplara katılmak, Avingon Festivali’ne gitmek, bol bol yurt dışına çıkıp oyun izlemek ve motor ehliyeti almak. (Gülüyor):))

Son olarak neler söylemek istersiniz?
Mesleğimi çok seviyorum ailemi de… Beni destekledikleri için çok şanslıyım ve şu zamana gelene kadar hayatımda tanıdığım herkese sonsuz teşekkürler…

Melike Birgölge



Hiç yorum yok: